Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

Şamil Tayyar: Kürtler özgür olsa BDP yüzde 1 bile alamaz

Şamil Tayyar: Kürtler özgür olsa BDP yüzde 1 bile alamaz
Doğu ve Güneydoğu'da PKK vesayeti var. Özgür düşünce ve ifade gelişmiyor..'
01.11.2011 / 14:32


AK Parti Gaziantep Milletvekili Åžamil Tayyar: PKK'yı MÄ°T kurdu, kullandı ve kontrolü kaybetti. PKK bugün örgüte yakınlık, devlete düÅŸmanlık oluÅŸsun diye her Kürt ailesinden bir 'asker' alıyor, ölmelerini umuyor. Bu, örgütün stratejik bir taktiÄŸidir.



Türkiye kendi derin devletiyle hesaplaşıyor, Ergenekon ve Balyoz davası baÅŸta olmak üzere kirli yapılardan arınmaya, daha ÅŸeffaf, denetlenebilir ve daha demokratik bir devlet kurmaya çalışıyor.



Ergenekon dosyasına çok iyi derecede hakim olan AK Parti Gaziantep Milletvekili Åžamil Tayyar; Kürt meselesinin çözülmesi, terörün sonlandırılması sürecinde, atılacak adımlar, yapılacak reformlar kadar PKK'nın kirli yapılarla iliÅŸkisinin, derin yüzünün de görülmesi gerektiÄŸini hatırlatıyor.



Gazetecilik yaptığı dönemde bu konuda kitaplar ve sayısız makale yayınlayan Tayyar'ın yeni kitabı "Kürt Ergenekonu / Derin PKK'nın Gizli Kodları" adını taşıyor.



Star gazetesinden Fadime Özkan, Tayyar ile, kitaptan hareketle, PKK'nın MÄ°T tarafından kurdurulduÄŸu iddiasını, terör örgütünün zaman içinde nasıl uluslararası kullanıma açık bir taÅŸeron haline geldiÄŸini, derin devletin hesabına hangi iÅŸleri nasıl gördüÄŸünü, bugün Silivri'de tutuklu bulunan kimi isimlerin PKK ve Öcalan ile nasıl bir iliÅŸkileri bulunduÄŸunu ve daha pek çok 'karanlık ve kirli gerçeÄŸi' konuÅŸtu.



Ä°ÅŸte o röportaj:



"Kürt Ergenekonu" niye yazıldı?

Biz bu kitapta, PKK'nın ne anlama geldiÄŸini, Türkiye'nin barışa yaklaÅŸtığı dönemlerde süreci sabote eden eylemlerin arkasında hangi odakların olduÄŸunu, bu odaklarla PKK arasındaki baÄŸlantıları ortaya koyalım istedik.



Nasıl bir fayda umuyorsunuz?

Türkiye'nin demokratikleÅŸebilmesi için öncelikle devlet içinde kümelenmiÅŸ çetelerin tasfiyesi gerekiyordu. Bu, Ergenekon ve Balyoz sürecinde büyük ölçüde baÅŸarıldı. Ama iÅŸin PKK ayağıyla ilgili derin hesapların deÅŸifre edilmesi ve hem Kürt hem Türk kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekir diye düÅŸünüyorum. Son sekiz yılda Türkiye, Kürt meselesinin çözülmesi konusunda çok önemli iÅŸler yaptı. Devamı planlanıyor, baÅŸta anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi olmak üzere. Özellikle PKK ile baÄŸlantılı derin unsurlar ve uluslararası güçlerle baÄŸlı bir takım ÅŸer odaklarının deÅŸifre edilmesiyle Kürt meselesinde çözüm umutlarının artacağına, daha somut adımların atılabileceÄŸini düÅŸünüyorum.

PKK CÄ°DDÄ° RAHATSIZLIK DUYUYOR



Derin PKK üzerine daha önce de benzer nitelikte kitaplar yayınlanmıştı ama sizin Ergenekon dosyasına çok hâkim bir gazeteci ve çok popüler bir yazar olmanız sebebiyle bu kitabın öncekilerden daha farklı bir etkisi olacağını varsayabiliriz. Özellikle Kürtler üzerinde nasıl bir etki bekliyorsunuz?

PKK bundan çok ciddi rahatsızlık duyuyor. Kitap çıktığı andan itibaren Roj Tv'de aleyhime yayınlar yapılıyor. Kitapla eÅŸ zamanlı olarak tehditler de artmaya baÅŸladı. Ä°slahiye'de babamın oturduÄŸu evin etrafında sahte plakalı araçlar dolaÅŸmış. Belli ki çok rahatsızlar. Biz de hem burada, hem Gaziantep'te tedbirlerimizi aldık.



PKK hakkında çok ağır bir dille yazılmış baÅŸka kitaplara benzer reaksiyon göstermemiÅŸlerdi ama bu kitap canlarını çok sıkmış olmalı. Malum UÄŸur Mumcu'nun da PKK-MÄ°T iliÅŸkisini araÅŸtırdığı için öldürüldüÄŸü iddiası var. Roj Tv yayınlarından sonra bazı BDP'liler Meclis'te ve dışarıda benzer tehditlerini sürdürdüler.



Gazeteci sıfatıyla ilgi ve çalışma alanlarınız belli ancak bugün AK Parti'den milletvekilisiniz. Ve Hükümet'in meseleyle ilgili siyaseti "terörle mücadele, siyasetle müzakere". Bu yeni bir dönem, bu defa her ÅŸey farklı olacak deniyor. Böyle bir zamanda çıkardığınız "Kürt Ergenekonu" için birileri "kitap, operasyonun bir parçası" derse cevabınız ne olur?

Ergenekon ve Balyoz'la ilgili yazılar yazdığımızda gazeteciydik. Bu kitabı yazmış olmamın milletvekilliÄŸimle hiçbir ilgisi yok. Gazetecilik refleksiyle geçmiÅŸteki çalışmalarımızı yürüttük. Partinin etkin isimleriyle bir konsept oluÅŸturup da yazmış da deÄŸiliz. GeçmiÅŸ çalışmalarımızla bunun arasında da bir çizgi kırıklığı da yok. O nedenle bir operasyon gibi de algılanamaz.

CIA VE MOSSAD Ä°STEDÄ°, MÄ°T PKK'YI KURDU



PKK'yı MÄ°T'in kurduÄŸu söylenegelen bir ÅŸeydi, siz de kitabı belgeler bulgular ifadeler eÅŸliÄŸinde bu tezin üzerine inÅŸa ediyorsunuz. Ä°lk soru ÅŸu: MÄ°T, PKK'yı niye kurdurdu?

O tarihte siyasi Kürt hareketleri daha çok radikal sol hareketler içinde kümelenmiÅŸti. 70'lerin sonlarına doÄŸru Kawa gibi, Rızgari gibi bağımsız Kürt hareketleri çıkmaya baÅŸladı. O günün ÅŸartlarında devlet bu örgütleri tehdit gibi görüyordu. Komünizm korkusu vardı. Bunu enterne etmek için bir örgüt kurdular. Bu örgüt, PKK idi. Bu aslında CIA ve Mossad'ın denediÄŸi yöntemlerden biridir. Hamas da El-Fetih'e karşı kurdurulmuÅŸtu, El-Kaide de böyle kurulmuÅŸtu. Ä°kisinin de gerisinde Amerika ve Ä°srail'i görürsünüz. Ama zaman içinde bu örgütler kontrolden çıkarlar ve o ülkeyle çatışmaya girerler. Türkiye'de de benzer bir PKK tecrübesi var. DiÄŸer örgütleri yok etmek adına PKK kurduruldu.



MÄ°T ile Mossad arasında artık böyle bir "etkileÅŸim" yok. Hatta MÄ°T-PKK görüÅŸmelerinin sızdırılmasının arkasında Ä°srail'in olması ihtimali var?

GörüÅŸmelerin sızdırılmasının sebeplerinden biri de MÄ°T'teki deÄŸiÅŸimden duyulan rahatsızlıktır. Artık eskisi gibi yönetebildikleri yönlendirebildikleri bir örgüt olmaktan çıktı MÄ°T. O nedenle Hakan Fidan iÅŸbaşına geldikten sonra o kadar rahatsız oldular ki, ilk kez bir ülke bir baÅŸka ülkede gizli servisin başına getirilen ÅŸahıs hakkında açıklama yaptı. Bunun bir örneÄŸi daha yoktur. "Fidan, Ä°ran yanlısıdır" dendi. Özellikle Oda TV üzerinden karalama kampanyası yürütüldü. GörüÅŸtüÄŸüm devlet yetkililerinin verdiÄŸi özel bilgilere dayanarak söylüyorum, bunun gerisinde de Ä°srail derin devleti vardı.



Global derin yapıların gücü ve etkinliÄŸi açısından soruyorum; Türkiye'nin ÅŸimdi eskisinden farklı olarak irade geliÅŸtirmesinin, direnmesinin sonuçları aynı zamanda onu olası tehlikelere de açık kılmıyor mu?

Elbette, Türkiye artık bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olmak gayreti var. Kendilerini asıl oyuncular olarak gören ülkeler yeni bir oyuncunun sahne almasından elbette ki rahatsız olurlar. Türkiye üzerinde hesabı olan her ülke, baÅŸta terör olmak üzere her enstrümanı kullanmak isteyecektir. Ayrıca Türkiye'nin yer alacağı pozisyon küresel oyundaki oyuncuların taraflarını da ciddi ÅŸekilde etkileyecektir. Onun için bütün oyuncular Türkiye'yi ya etkisizleÅŸtirmek ya da kendi saflarına çekmek isteyeceklerdir. Onun için de Türkiye üzerindeki bu oyunlar asla bitmez. PKK tümden ortadan kaldırılabilse bile bizi asla sıfır terörle, kendi halimize bırakmazlar. Onun için bizim bir miktar bu oyunlarla da birlikte oynamayı öÄŸrenmemiz gerekiyor. 1984'de nasıl ASALA tasfiye edilip yerine PKK ikame edildiyse yine aynı ÅŸey olacak. Ya baÅŸka bir terör örgütü ya da yeni çatışma alanları ikame edeceklerdir. GeçmiÅŸte Alevi-Sünni, laik-anti laik, Türk-Kürt çatışmasını körüklemek için birçok hareketleri kullandılar. Türkiye'nin çok kırılgan bir toplumsal dokusu var. Osmanlı bakiyesi üzerine inÅŸa edildik, birleÅŸme yerlerimizi bilen ulusal ve uluslar arası güç odakları bunlar üzerinde oyunlar oynanabiliyor, sürekli jilet atıyor, kanatıyorlar. Ama Türkiye, Ergenekon ve Balyoz mücadele sürecinde bu oyunların perde gerisine dair çok açıklayıcı bilgilere sahip oldu, artık eskisi gibi oyuna gelmiyor. Daha araÅŸtırmacı sorgulayıcı bir kitle oluÅŸmaya baÅŸladı. Eskiden saÄŸcı ve solcu kavgası yaratıp UÄŸur Mumcu öldürüldüÄŸünde, onu saÄŸcıların öldürdüÄŸü havası yaratıyor, baÅŸarılı da oluyorlardı. Ama artık bu mümkün olmuyor. Olmadığı için de çatışmaları derinleÅŸtirmeye çalışıyorlar.



Türkiye her anlamda bir faylar ülkesi. Van'da geçen hafta fiziki bir fay hattı kırıldı maalesef. Depremle birlikte devletle Kürtler, Kürtlerle Türkler arasında da bir fay kırılsın istendi ama ÅŸükür öyle olmadı...

Ama bunu denediler. Sayın BaÅŸbakan'ın ifade ettiÄŸi gibi molotof ya da taÅŸ atarken kitleleri kısa sürede örgütleyenler, deprem faciasında kenarda ve sessiz kalmayı tercih ettiler. Ya da bir takım yaÄŸma faaliyetlerine öncülük ettiler. Bunun üzerinden bir iktidar karşıtlığı yükseltmek istediler. Kısmen baÅŸarılıymışlar gibi görünse de hesapları tutmadı. Milletin saÄŸduyusu bunu aÅŸtı. Bunda son yıllarda çetelerde derin yapılarla mücadelenin insanların zihninde yarattığı etki vardır. Artık herkes bu büyük tezgahı görüyor.

KÜRTLER ÖZGÜR OLSA BDP YÜZDE 1 ALAMAZ



Türkiye toplumunda bunun bir karşılığı var gibi ama Kürt toplumunda psikoloji ve etkileÅŸim biraz daha farklı iÅŸliyor?



Çünkü doÄŸu ve güneydoÄŸuda PKK vesayeti var, özgür düÅŸünce, özgür ifade geliÅŸmiyor. O nedenle orada diÄŸer bölgelerdeki gibi bir uyanış olmuyor. Bu PKK vesayetinin kırılması lazım. Orada entelektüeli, siyasetçisi, aydını da vatandaÅŸlarımız da maalesef özgür deÄŸil. Orada özgür oy kullanmak mümkün olsa iddia ediyorum BDP'nin oyu yüzde 1'i bile geçmez.

PKK'NIN HEDEFÄ° HER KÜRT EVÄ°NDEN BÄ°R ÖLÜ ÇIKMASI



DaÄŸ ile ovanın gönül durumlarını dikkate almak gerekir sanırım. Bir yakınını kaybetmiÅŸ, canı yanmış, ÅŸimdi de daÄŸda çocuÄŸu olan insanlar için herhalde bunu böyle söylemek çok da mümkün deÄŸil?

Tabi ölüm sayısı arttıkça terör örgütüne yakınlık da tetikleniyor. Zaten PKK'nın hedeflerinden biri her Kürt ailesinden bir ceset çıkmasıdır. EÄŸer bunu baÅŸarabilirse bölgeyle örgüt arasında daha güçlü bir duygusal baÄŸ kurulabileceÄŸini ya da kurulan bağın daha güçlenebileceÄŸini düÅŸünüyorlar. Haklı olarak ailesinde hayatını kaybeden bir genç olduÄŸunda, annesi babası yakınları onun acısı ve öfkesi üzerinden devlete bir düÅŸmanlık besleyebiliyorlar. Ä°lave olarak örgüt de bunu bilerek köpürtüyor. Bunu bir stratejik taktik olarak izliyorlar. O nedenle her evden mutlaka kendi ifadeleriyle "asker" almaya çalışıyorlar. Bölgede her aileden bir ölünün olmasını umuyorlar. Hem örgüte yakınlık hem devlete düÅŸmanlık için.



TSK açıkladı, son hava ve kara harekâtında ÅŸu kadar örgüt elemanı öldürüldü, diye. Bu ölümler yine PKK'ya "yarayacak", barış sürecinin aleyhine iÅŸleyecek öyle mi?

Maalesef PKK son dönemde tırmandırdığı eylemlerle kabul etmek gerekir ki psikolojik üstünlüÄŸü ele geçirdi. Terör örgütünün psikolojik olarak üstün olduÄŸu bir dönemde sizin güçlü ve kalıcı reformları hayata geçirebilmeniz son derece zordur. Onun için terör örgütünün dizlerinin üzerine çökertilmesi, PKK'ya haddinin bildirilmesi gerekiyor. Ondan sonra Kürt meselesinin çözümüne dair eksik kalan reformları peÅŸ peÅŸe devreye sokmanız lazım.



MÄ°T bugün, geçmiÅŸte kurdurduÄŸu örgütün tasfiyesi için çaba harcıyor ama ÅŸunu niye yapmıyor? ArÅŸivini açsa ve PKK'nın kuruluÅŸuna dair bu çok mühim gerçeÄŸi açıklasa, PKK'nın tabanıyla baÄŸlarının koparılması açısından çok daha kesin bir sonuç almaz mı?

Bunu geçmiÅŸ dönemde yapamazdı. MÄ°T kendini sanık sandalyesine oturtmaz. Böylesine büyük bir günahın parçasıysa bunu nasıl deÅŸifre edecek? Daha erken deÅŸifre edilebilseydi PKK açısından sıkıntı olabilirdi ama artık gelinen noktada bunun deÅŸifre edilmesi de örgüte zarar vermiyor. Çünkü 36 ülkede örgütlendi, uluslararası bir takım servislerle ve sermayelerle bütünleÅŸti. Dolayısıyla devletle bağının deÅŸifresi onun için tehdit unsuru olmaktan çıktı. Kaldı ki Abdullah Öcalan'ın bu konudaki savunması da hazır. GeçmiÅŸte gündeme geldiÄŸinde, "bir dönem iliÅŸkimiz oldu, ben onları kullandım" diyor. Savunma mekanizması da geliÅŸtirilmiÅŸ durumda.

PKK HERKESÄ°, HERKES PKK'YI KULLANDI



PKK MÄ°T'in kontrolünden ne zaman ve nasıl çıktı? Uluslar arası derin yapıların kontrolüne nasıl girdi?

1980 darbesinden sonra devlet içinde iliÅŸkide olduÄŸu kiÅŸiler Öcalan'ın yurt dışına çıkmasını saÄŸladı. Yurt dışında olmak Öcalan'ın baÅŸka ülkelerin istihbarat örgütleriyle baÄŸ kurmasının yolunu açtı. PKK'nın hedefleri asıl bu süreçte, o dönemki partnerleriyle birlikte netleÅŸti. O dönemde Irak, Ä°ran, Suriye soÄŸuk savaÅŸ döneminin Rus bloÄŸunca kontrol ediliyordu. 1982'de Ä°srail Lübnan'ı iÅŸgal ettiÄŸinde PKK ile ciddi çatışmaları oldu. O dönem Ä°srail'in en büyük düÅŸmanlarından biri PKK idi. PKK, ASALA ile birlikte Filistin kamplarında kalıyordu. Ama 1. Körfez savaşından sonra bölgeye Ä°srail ve Amerika daha etkin biçimde yerleÅŸmeye baÅŸlayınca Abdullah Öcalan da partnerlerini deÄŸiÅŸtirmeye baÅŸladı. Öcalan konjonktürel ÅŸartları her zaman iyi kullanmayı ve kendi lehine çevirmeyi bilmiÅŸtir. Maalesef Türkiye ise Öcalan'daki ve PKK'daki bu deÄŸiÅŸimi doÄŸru algılayamamış, pozisyon almakta zorlanmıştır.



KüçümsendiÄŸi için mi? Yıllarca bir avuç çapulcu denmiÅŸti...

BaÅŸlangıçta küçümsediler, ciddiye almadılar, çok basiretsiz davrandılar. Zaman içinde de terörün, PKK'nın, Öcalan'ın askeri vesayeti güçlendirici rolünü keÅŸfettikleri için de onu kullandılar. Çünkü terörle birlikte sivil siyaset üzerinde daha kolay otorite kurabiliyorlardı. En somut hadisesini 28 Åžubat'ta yaÅŸadık.



PKK 28 Åžubat post-modern darbesinin neresindeydi?

28 Åžubat sürecinde Emniyet'in elindeki ağır silahlar teslim alındı. Erbakan'ı istifaya zorlamak için terör olayları birdenbire tırmandırıldı. Arabulucular devre dışı bırakıldı vs. ve 1997 Mayıs ayında Irak'a çok büyük bir kara harekâtı yapıldı. Harekatta iki helikopter düÅŸürüldü ve helikopterlerin düÅŸürülmesi ilk defa TSK tarafından kamuoyuna açıklandı. Eskiden bunları kamufle ederlerdi. Bunu açıklarken de hükümetin ödenek vermediÄŸini iddia ettiler. Yani terörle mücadelede her unsuru siyasi iktidar üzerinde baskı unsuru olarak kullandılar. Ve 1997 yılında ilk defa kara kuvvetleri komutanlığı, terörle mücadeleyi tümden kendi komutasına aldı. Ondan sonra da askerin temel fonksiyonu haline geldi. Sivil otorite zaman içinde bu süreçten dışlandı. Özel tim grupları bölgeden el çektirildi. Bugüne kadar da geldi.



Bugün tekrar özel birlikler ve polis devreye sokuluyor.

Bunun en somut örneÄŸi son Çukurca baskınıdır. Baskında zayiat verilmeyen tek yer polis lojmanlarına yapılan saldırıdır. 50 civarında özel harekât polisi saldırıyı püskürttü ve jandarma birliklerine yardıma gitti. Oysa emniyet, ordunun karşısında alternatif güç olarak oluÅŸturuluyor gerekçesiyle tasfiye edilmiÅŸti. Yani terör derin devletin iÅŸine geldi.

Ä°RAN-KARAYILAN Ä°LÄ°ÅžKÄ°SÄ°



Karayılan-Ä°ran iliÅŸkisine dair çok karanlık, açıklanamayan bir belirsizlik var. Global Ergenekon ve derin PKK açısından siz bunu nasıl açıklıyorsunuz?

Ä°ran bölgede yalnız bir ülke ve kimseye de güvenmiyor, Türkiye dahil. Fakat AK Parti döneminde bu soÄŸukluÄŸu ortadan kaldırabilecek, Türkiye açısından samimiyetini test edebilecek çok önemli hadiseler yaÅŸanmıştır. 2004'e kadar Ä°ran, PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmemiÅŸti, geç etti ama PKK'ya karşı güçlü ÅŸekilde mücadele de göstermedi. Ä°ran gizli servisi PKK içindeki bazı unsurları zaman zaman kullandı. GeçmiÅŸte PKK içinde iliÅŸkisinin en iyi olduÄŸu isim Osman Öcalan'dı. O PKK'dan tasfiye olunca, bunu Mustafa Karasu ve Cemil Bayık üzerinden yürüttüÄŸünü görüyoruz. Murat Karayılan'ın da aynı ÅŸekilde Ä°ran gizli servisiyle iliÅŸkisi var.



Ama İran'ın da başında PKK'nın bir kolu olan PJAK var?

Zaten PKK'nın Türkiye ile mücadelesini Türkiye ile sınırlı tutmayıp Ä°ran ırak ve Suriye alanına da geniÅŸletmek istemesi bu ülkeleri biraz tedirgin etti. PJAK üzerinden Ä°ran ile PKK arasında bir kırgınlık yaÅŸandı. Bu tür durumlar geçmiÅŸte Öcalan Suriye'de kalırken de yaÅŸanıyordu. PKK, Suriye'de Kürtleri örgütlemeye kalkınca Esat yönetimi Öcalan'ı o denemde uyarmış ve iki kez Öcalan'ı tutuklayarak ev hapsi uygulamıştı. Karayılan yakalandı iddiasını da PJAK'ın saldırılarını tırmandırması karşısında Ä°ran yönetiminin reaksiyonu olarak görüyorum. Belki Murat Karayılan kısa süreli bir gözdağı ya da yeni pazarlık aracı olarak gözaltına alınmış, ev hapsinde tutulmuÅŸ, bir anlaÅŸma sonucu serbest bırakılmış olabilir. Bugün PJAK tümden kenara çekilmiÅŸ vaziyette. Suriye'de de öyle. Tamamen Türkiye üzerine odaklanmış bir PKK var. Çünkü eylemlerini Türkiye üzerine yoÄŸunlaÅŸtırdığında asla Suriye ve Ä°ran'da eylem yapmazlar. Bu bir stratejidir. Zaten Fehman Hüseyin'in teröristlere verdiÄŸi mesajlarda da bunu açıkça görürüz. O nedenle Ä°ran kendi bölgesinde etkinliÄŸini sürdürmek adına her türlü muhalif terör örgütünü kullanıyor.



Åžu anda bu bölgede PKK ile iliÅŸkisi olma olasılığı güçlü olan ülkeler Ä°ran, Suriye ve Ä°srail. Türkiye'nin Suriye ve Ä°srail ile iliÅŸkisi yok gibi, iliÅŸkisizlik hali var. Irak ve ayrıca Kuzey Irak Kürt yönetimi ise Türkiye ile iliÅŸkilerini geliÅŸtirmek istiyor, teröre karşı da iÅŸbirliÄŸi yapıyor. Bölgedeki bu durum, global Ergenekon, büyük oyuncular açısından pozisyonların nasıl konumlanması demek?

Bu durum onların ekmeÄŸine yaÄŸ sürüyor. Türkiye'nin iliÅŸkileri gerildikçe PKK'nın da, bu uluslar arası güç odaklarının da manevra alanı geniÅŸliyor. Öcalan zaten diyor ki "Türkiye hangi bloktaysa biz onun karşısındayız. Türkiye Amerika'ya yaklaşırsa biz Rusya'nın yanındayız, Rusya'ya yaklaşırsa Amerika'nın yanındayız". PKK kendi konumunu zaten Türkiye karşıtlığı üzerine belirlemiÅŸ. Onun için Türkiye'nin düÅŸmanı ne kadar artarsa PKK'nın ekmeÄŸine o kadar yaÄŸ sürmüÅŸ oluyorsunuz aslında. O yüzden 2009'da one minute'den itibaren PKK'nın Ä°srail ile iliÅŸkilerinin sıklaÅŸtığını görüyoruz. Ä°ran ile ilgili Türkiye direnmeye baÅŸlayınca Amerika'nın PKK ile iliÅŸkilerinin geliÅŸtiÄŸini görüyoruz. Yakın zamana kadar Suriye ile iliÅŸkiler iyiydi, Arap baharı durumu deÄŸiÅŸtirince PKK ile Suriye iliÅŸkileri hemen geliÅŸti. GeçmiÅŸte Sırbistan PKK'ya füze ve füze eÄŸitimleri verdi, Kanas tipi suikast silahları verdi. Bosna savaşı bittikten sonra bazı Sırp tetikçiler PKK içinde görev aldı. Yani Türkiye'nin hangi ülkeyle iliÅŸkisi bozulursa PKK onunla iÅŸbirliÄŸi yapmak istiyor, o ülkede Türkiye'yi kendi çıkarları doÄŸrultusunda masaya çekebilmek adına PKK'yı kullanıyor. Eski genelkurmay baÅŸkanı Ä°lker BaÅŸbuÄŸ'un PKK ÅŸanslı bir örgüttür demesinin altında yatan da zannedersem bu. Uluslar arası konjonktür PKK'ya her zaman fırsatlar sunmuÅŸ, PKK da bunu her zaman iyi deÄŸerlendirmiÅŸtir. Türkiye ise süreçleri iyi okuyamamıştır.

ÖCALAN PENTAGON EMANETÄ°DÄ°R



Uluslararası güçlerin Türkiye'ye karşı istediÄŸi zaman istediÄŸi gibi kullandığı Öcalan, Türkiye'ye 1999'da teslim edildi. Paketi teslim eden Pentagon'du. Amerikan'ın bölgeyle ilgili hesaplarının farklı olduÄŸunu, bölgede bir Kürt devleti kurulmasına izin verecekse bunun Öcalan eliyle deÄŸil daha önce yine Saddam'a karşı desteklediÄŸi Talabani-Barzani ile olmasını tercih ettiÄŸini biliyoruz. Fakat Amerika bu teslimatı iyilik güzellik olsun diye yapmadığına göre Amerika bundan ne umdu, Türkiye karşılığında ne verdi?

Åžöyle olduÄŸunu düÅŸünüyorum. 1997 sonundan itibaren Amerika orta doÄŸuyu yeniden planlamayı düÅŸünüyordu. Bu çerçevede PKK yeni planla örtüÅŸmeyen bir örgüttü. EtkisizleÅŸtirilmesine ihtiyaç vardı. Partner olarak belirlediÄŸi Kürt liderler Talabani ve Barzani de Öcalan'dan ciddi ÅŸekilde rahatsızdı. Amerika'da yeni OrtadoÄŸu projesini hayata geçirmek adına Abdullah Öcalan'ı Türkiye'ye teslim etti. Ancak idam etmeyeceksiniz diye ÅŸartlı olarak verdi. Bunu da Türkiye o zaman bir devlet politikası olarak kabul etti.



Amerika Öcalan'ın idam edilmemesini niye istedi? Kendisi bazı eyaletlerinde idam cezasını uyguluyor. Ayrıca mücadele ettiÄŸi terör örgütü liderleri –en son Usame bin Ladin- ya da savaÅŸtığı baÅŸka liderler –Saddam, Kaddafi... canlı ele geçirebilecekken öldürüldü ve o halleri günlerce gösterildi. Öcalan'ın yaÅŸatılmasını nasıl bir siyasi hesapla istedi Amerika?

Amerika henüz PKK'nın misyonunu tamamladığına inanmıyordu. Ä°stediÄŸi zaman kullanabilmek için o günün konjonktürel ÅŸartlarında etkisiz ama bir kenarda kalacak, zaman içinde geleceÄŸiyle ilgili karar vereceÄŸi bir durumu oluÅŸturmaya çalıştı. Onun için de Abdullah Öcalan'ın ölümü üzerinden doÄŸabilecek yeni tartışmaların ve tırmalanacak terörün bu hesabı bozabileceÄŸini düÅŸünmüÅŸ olabilir. Zaman içinde halletmeyi düÅŸünmüÅŸ olabilir. Abdullah Öcalan tümden bir Pentagon emanetidir Türkiye'ye.



Türkiye neden idam etmedi? Ä°ÅŸin hukuki ve insani tarafını dışarıda tutarak, global oyunlar, devlet politikaları vesaire açısından soruyorum: Åžartlı verildi, devlet de okey dedi tamam ama devletin bekasını her ÅŸeyin önünde tutan, bu amaçla hukuk dışına da çıkmış, yargısız infazlar yapmış, tüm gücünü terörle mücadeleye vermiÅŸ bir devletsiniz sonuçta. Bence bunun bir cevabı olmalı.

Tabi o ÅŸart yerine getirilmeyebilirdi ama bu da çok güçlü bir irade gerektirir. Teslim alan siyasi iktidarda böyle bir siyasi irade yokmuÅŸ. Ä°lave olarak ÅŸunu söyleyeyim: Devletlerin verdiÄŸi sözler her zaman önemlidir. Çadır devleti deÄŸilsiniz. EÄŸer öyle bir hesabınız varsa bunu önceden oraya dikte ettirirsiniz. Zaten farklı bir ÅŸey olsaydı teslim etmezlerdi muhtemelen. Amerika'nın hesabı bu olabilir, önemli olan sizin hesabınızdır



Nedir Türkiye'nin hesabı?

Türkiye'nin o zamanlar bu konuda ciddi bir hesabının, stratejisinin olmadığı anlaşılıyor. Bu ÅŸartları Türkiye kendi lehine de çevirebilirdi. Nasıl ki PKK dünya konjonktürünü kendi lehine bir fırsata dönüÅŸtürüyorsa Türkiye de bunu yapabilirdi. Ama maalesef bunu baÅŸaramadılar.



PKK'nın yani Kürt Ergenekon'unun son sürümü KCK mıdır?

Evet, son hali KCK'dır. Öcalan'ın talimatlarına bakınca görürsünüz. Sürekli yeni modeller deniyor. Koma Kamalan Kürdistan dedi, Demokratik Konfederalizm dedi, Demokratik Toplum Kongresi dedi. PKK'ya önce KADEK, sonra KONGRA-GEL dediler sonra vazgeçtiler. Sürekli hem kadro, hem ideoloji, hem isim olarak kendilerini yenilemeye çalıştılar. Her adımda baÅŸka bir hesapları vardı. Gelinen noktada hedef büyüttüler ve mevcut ÅŸartlara uyarlamaya çalıştılar. Åžunu fark ettiler: Türkiye'den toprak kopartarak bağımsız devlet kurmak ÅŸu aÅŸamada mümkün gözükmüyor. O halde bir sınırsız paralel devlet yapılanmasına geçelim. Ä°ÅŸte KCK bunun adı. Kürtlerin yoÄŸun yaÅŸadığı dört ülkede sınır tanımadan ama ilerde kurulacak muhtemel bir devletin alt yapısını oluÅŸturacak ÅŸekilde bir anayasa sözleÅŸmesi hazırladılar ve buna baÄŸlı bir yapılanmaya gittiler. Yasama yürütme yargı gibi bir devlette olması gereken tüm kurumlara KCK sözleÅŸmesinde yani KCK anayasasında yer verdiler. PKK da bunun bir alt kolu olarak yer alıyor.

HAKKARÄ°'DE BAÅžARILI OLABÄ°LÄ°RLERSE DÄ°YARBAKIR'A DOÄžRU GÄ°DECEKLER



PKK halihazırda "resmi" olarak "bağımsız devlet istemiyorum" diyor.

Çünkü o tezin ÅŸu aÅŸamada bir karşılığı yok. Bunu revize ettiler. 1978'den bu yana Abdullah Öcalan'ın açıklamalarına baktığımızda 40 ayrı öneri getirdiÄŸini görürsünüz. Devlet kurma hedefimiz yok diyor sonra var diyor. Sonra tekrar "Bin yıllık Kürt tarihinde Kürt devleti kurmaya hiç bu kadar yaklaÅŸmadık. 1993 final yılımızdır" diyor. Ama gelinen son noktada hedefleri bu. Eylemlerin tırmandırılması, Hakkâri'nin pilot bölge seçilmesi, demokratik özerklik projesinin ete kemiÄŸe büründürülmesinden kaynaklanıyor. Hakkâri'de baÅŸarılı olabilirlerse bunu Diyarbakır'a doÄŸru yaygınlaÅŸtırmak istiyorlar.



Son dönemde Öcalan'ın sözleri ile örgütün, silahlı ve siyasi organlarının yapıp ettikleri birbiriyle uyuÅŸmuyor, örgüt, liderinin altını boÅŸaltmış görünüyordu. PKK içinde bir derin PKK'dan söz edebilir miyiz?

GeçtiÄŸimiz günlerde Osman Öcalan, PKK'da kontrol dışı güçler var diyordu. Özü itibariyle doÄŸru. Tek odaklı tek merkezli bir derin yapı yok PKK'da. Küçük küçük iktidar adacıkları var. Bunlar farklı gizli servislerle örgütlerle baÄŸlantılı haldeler. Mesela Ä°ran'ın, Suriye'nin, MOSSAD'ın kontrol edebildiÄŸi odaklar bunlar. Ä°htiyaç duyulduÄŸunda harekete geçirilebiliyorlar. Son örneÄŸi DaÄŸlıca baskınıdır. Abdullah Öcalan avukatlarına yaptığı açıklamada bir barış ÅŸartı ortaya koyuyor. Yeni anayasaya bir fıkra eklenirse PKK iki ay içinde silah bırakacak diyor. Bu açıklamanın üzerinden bir ay geçtikten sonra 21 Ekim'de DaÄŸlıca baskını oluyor. Bu, barış sürecini sabote etmeye yönelik bir eylem sonuçta.



Tıpkı 1993'teki 33 er olayı gibi...

Aynen öyle. Sonra avukat görüÅŸmelerinden anlıyoruz ki Öcalan'ın Aktütün baskınından da haberi yok, canlı bomba eylemlerinden de. Avukatlarına talimat veriyor, bundan sonra her eylemden haberim olacak diye. Bu bile bir öfkeyi yansıtıyor. Avukatların Öcalan'dan aldıkları açıklamaları örgüte farklı yansıttıkları iddiası da var. Bunlar ciddiye alınması gereken iddialar. 2002'de AK Parti'nin iktidara geleceÄŸi anlaşılınca Ä°mralı'da Öcalan'ın tecrit edildiÄŸi iddiaları artmıştı. Ki Öcalan üzerinden PKK hareketlensin. Bunun seçimden sonra da arttığını görüyoruz. Yine 2004'te, yani 5 yıl aradan sonra PKK'nın terminolojisiyle yeniden "savaÅŸ" kararı almasında da Türk derin devletinin çok ciddi rolü var. Çok girift, çok karmaşık bir iliÅŸki var. Ä°stedikleri zaman yabancı ülkelerin taÅŸeronu, istedikleri zaman askeri vesayetin aracı olarak devreye girebiliyor PKK. Ama onlar bunu kullanılmak olarak görmüyorlar, asıl onları ben kullanıyorum hedefe ulaÅŸmak için diyorlar.

KÜRT ERGENEKONU TASFÄ°YE OLMALI



Gelinen nokta da bunu göstermiyor mu? Sonuçta PKK 30 yıl boyunca böyle bir coÄŸrafyada, son derece karmaşık dönemlerin içinden çıktı, var kaldı, bir tür "kurumsallaÅŸtı", kendini kabul ettirdi...

Tabi tabi. Åžimdi gelinen noktada artık derin devlet büyük ölçüde tasfiye sürecine girdi. Gerçek manada barışın tesis edilmesi için derin PKK'nın da tasfiye olması lazım. Bu konuda ciddi eksikliÄŸimiz. TBMM Faili Meçhulleri AraÅŸtırma Komisyonu raporuna göre bin 700 kiÅŸi faili meçhule kurban gitmiÅŸ durumda. 17 bin rakamı yalandır. O rakamın içinde PKK'nın öldürdükleri de var. PKK'nın askere polise ve sivil vatandaÅŸa yönelik eylemlerinin dışında, kendi iç infaz sonucu katlettiÄŸi 5 bine yakın insan var. Bunlar tümden PKK'lı. Faili meçhul dense de PKK'nın da faili belli cinayetlerinin sorgulanması gerekiyor. Sivil toplum kuruluÅŸlarının, Kürt orijinli aydınların derin devletin yargısız infazlarına gösterdiÄŸi tepkiyi PKK'nın bu infazlarına karşı da göstermesi lazım. Muhsin Kızılkaya, Orhan MiroÄŸlu, Bejan Matur, Kemal Burkay tavır alıyor. Bu ses ne kadar güçlü olursa PKK'nın vesayeti o ölçüde daha kolay kırılır ve bu bizi barışa daha fazla yaklaÅŸtırır.

ÖCALAN'IN KADERÄ°NÄ° PKK BELÄ°RLEYECEK



Öcalan bir yandan PKK'ya silah bıraktıracak tek kiÅŸi benim" diyor, öbür yandan "Ben PKK'yı bitiremem, beni bitirirler". Derin PKK'nın Öcalan ile ters düÅŸme olasılığı nedir? Ä°kinci sorum da ÅŸu: Öcalan eceliyle mi ölür Ä°mralı'da? Öcalan'ı birileri bitirmek isterse –ki Türk Ergenekon'unun iÅŸlevsizleÅŸtirildiÄŸi varsayımından hareket ediyoruz, hala yapabilmesi mümkün müdür?

Ä°mralı'da o çok zor gözüküyor. Böyle bir ihtimale karşı orada görev yapan kiÅŸiler çok sıkı denetleniyor. Belli dönemlerde eÄŸitime tabi tutuluyorlar, görev yapacaklardan hiçbiri ÅŸehit yakınlarından seçilmiyor. Ola ki duygusal bir reaksiyon verebilir, suikast giriÅŸiminde bulunabilir diye. Psikolojileri zaman içinde bozulabilir diye sınırlı sürede görev yaptırılıyorlar. Eskiden üç aydı. Ciddi tedbirler alınıyor yani, bana zor bir ihtimal olarak gözüküyor ama PKK Türkiye'yi karıştırmak için bazı söylentileri yayabiliyor.



Ben Abdullah Öcalan'ın kaderini PKK'nın belirleyeceÄŸini düÅŸünüyorum. PKK'nın alacağı pozisyon, Öcalan'ın kaderini belirler. EÄŸer PKK hesaplarını Türkiye'ye kan ve ÅŸiddet üzerinden ciro etmeye devam ederse Abdullah Öcalan oradan asla çıkamaz. Ama PKK tarihin akış yönünü iyi okur, iyi deÄŸerlendirir, barış sürecine katkıda bulunmak, silah bırakmak ve siyasallaÅŸmak isterse ben buna zemin oluÅŸturulacağını düÅŸünüyorum. OluÅŸacak barış havasının Abdullah Öcalan'ın Ä°mralı'daki durumunu biraz daha netleÅŸtireceÄŸini düÅŸünüyorum.



Öcalan tersini söylüyor, PKK'nın kaderi benim elimde diyor.



Mümkün deÄŸil. Abdullah Öcalan istese de tek başına PKK'yı yola getiremez. Artık kontrol tümden Öcalan'ın elinde deÄŸil. Etkili ama tümden deÄŸil.

ÖCALAN GÜCÜNÜ PKK'DAN DEĞİL TABANDAN ALIYOR



Öcalan, PKK'nın talimatlarını dinlemediÄŸi ya da bozduÄŸu, sırf tabanı mobilize edebilmek için kullandığı bir figürden ibaret yani öyle mi?

O ÅŸuradan kaynaklanıyor. Abdullah Öcalan'ın Kürt taban üzerinde ağırlığı var, PKK o nedenle kitlesel zemininin kaybetmemek adına Öcalan ile iÅŸbirliÄŸini kerhen yürütüyor. Çünkü PKK Abdullah Öcalan'ı gözden çıkarırsa doÄŸu ve güneydoÄŸuda tabanının büyük ölçüde kaybeder. Abdullah Öcalan gücünü PKK'dan deÄŸil tabanından alıyor.



Türkiye devleti o tabanı, yani kendi vatandaÅŸlarını kaybetmemek, kazanmak adına Öcalan'ı mı dikkate almalı?

Öcalan önemli bir figür ama tek başına Öcalan ile yürütülecek bir müzakereden barış projesi çıkmaz. Onun iradesiyle çözülebilecek bir figür olmaktan çıktı Öcalan. Dikkate alınmalı ama sorunun çözümünü sadece ona endekslenmemesi gerekir. Bu uluslararası bir meseledir aynı zamanda. Dışarıda da örgütün baÄŸlarını koparmak için dışarıda çok ciddi faaliyetler yürütülmeli. AB üyesi ülkelerle, özellikle Fransa ve Almanya ile, bölge ülkeleriyle, Amerika ve Ä°srail'le diplomatik çabaların güçlü yürütülmesi gerekiyor, yürütülüyor da. KCK operasyonlarına dışarıdan çok ciddi reaksiyon çıkmıyor. Bu, meselenin iyi anlatıldığını gösteriyor. PKK Kandil'e doÄŸru sıkıştırılıyor. Bu süreç bu tonda sürerse PKK ciddi mevzi kaybettirecektir.



Öcalan'a ev hapsi çözüme katkı sunar mı?

Åžartlı olarak böyle bir ÅŸey olamaz. Åžunu yapın yoksa ÅŸu olur, kabul edilemez. Mandela 28 yıl hapishanede kaldı. Hayatı boyunca ırkçılığın çözümüyle ilgili talepleri kendi ÅŸahsına endekslemedi. Ama sorun çözüldüÄŸünde o da dışarıdaydı. EÄŸer sorun çözülür, kan akmazsa o günün toplumsal ÅŸartları Türkiye'yi bu konuda bir yere taşır.



Ergenekon tutuklularından Yalçın Küçük ve DoÄŸu Perinçek'in Öcalan ile samimi fotoÄŸrafları var kitapta. PKK ile baÄŸlantıları üzerine bilgiler de var... Nasıl bir iliÅŸkidir bu? Kimdir bu isimler?

Yalçın Küçük ve DoÄŸu Perinçek solcu deÄŸil görev adamıdır. Derin devlet ihtiyaç duyduÄŸunda bu iki ÅŸahsı da kullanmıştır. Bunlar da gönüllü olarak yerine getirmiÅŸlerdir. Zaten Yalçın Küçük bunu açıkça ifade ediyor. Abdullah Öcalan'a yönelik bir suikast giriÅŸimini kendisinin deÅŸifre ettiÄŸini, bu bilgiyi de devlet görevlilerinden aldığını açıkladı. "Bana bir görev verdiler, ben de yerine getirdim" dedi. Onların Bekaa Kampı ziyaretlerini bir gazetecilik faaliyeti ya da entelektüel çaba gibi görmek saflık olur. Yalçın Küçük ve DoÄŸu Perinçek yakın derin tarihin en önemli figürleridir.



Daha yakın dönem içinde aynı iÅŸlevi yerine getiren isimler var mı?

Çok fazlaca var.



Åžöyle sorayım: Kitapta Öcalan ile röportaj yaparken fotoÄŸrafları çekilmiÅŸ baÅŸka gazeteciler de var. Temiz gazetecilik yaptığından ÅŸüphe edilmeyecek ama daha önce zan altında bırakılmış olanlar da var, fotoÄŸrafını ilk kez gördüÄŸümüz de. Fatih Altaylı'nın Öcalan ile röportaj yaptığını ben bilmiyordum mesela. Yani nasıl ayırt edeceÄŸiz Perinçek ve Küçük ile diÄŸerlerini?

2001'de Ergenekon'u ilk defa isim olarak anlatan Tuncay Güney Kilis'te sınırdayken üzerindeki bazı fotoÄŸraflara el konuldu. Yayınladığım fotoÄŸrafların önemli kısmı polisin el koyduÄŸu o görüntülerdir. FotoÄŸrafta görünenlerin bazıları gazetecilik faaliyeti için bir kısmı ise görev olarak gitmiÅŸtir oraya. Kim gazetecilik adına kim görev için gitti iyi sorgulanması gerekir. Fatih Altaylı Abdullah Öcalan ile röportaj yapıyor ama bu röportaj yayınlanmadı. Kendisi "Ben bunu çalıştığım kanal için yaptım fakat kanalım bunu yayınlamadı. Bu arada benim röportaj yaptığımı MÄ°T öÄŸrenmiÅŸ. Ben kaseti ham haliyle MÄ°T'e verdim" diyor. Ä°yi niyetli bir açıklama da olabilir, baÅŸka bir hesap da olabilir. Üzerinde durulması, sorgulanması gereken bir ifade...



Gazetecilikten geldiniz, işleyişi bilirsiniz, yapılan her iş yayınlanır diye bir kaide yoktur bilirsiniz...

Elbette, zaten burada anormal olan o kasetin MÄ°T'e gitmesidir. Benim gazetem beni oraya gönderse, ama gazetem yayınlamasa ben o kaseti asla MÄ°T'e vermem. Bir ÅŸekilde yayınlatmaya çalışırım. Ben gazeteciyim. Devlet adına gitmemiÅŸsem oraya asla o kayıtları da devlete teslim etmem. Ederim diyen varsa da orada soru iÅŸareti oluÅŸur.

KARANLIK NOKTA: KESÄ°RE ÖCALAN



MÄ°T'in Öcalan ile irtibatı, babası MÄ°T mensubu olan, sonradan evlendiÄŸi Kesire Yıldırım ve Pilot Necati üzerinden kuruyor. Pilot Necati'nin ölüp ölmediÄŸi tartışmalı ama Kesire Öcalan'ın hayatta, Avrupa'da olduÄŸu biliniyor. Devlet neden ulaÅŸmadı ona, ya da Öcalan diÄŸer muhalifleri gibi onu neden öldürtmedi?

Kesire Öcalan aynı babası gibi MÄ°T adına çalışan birisi. Abdullah Öcalan da bunu bilmesine raÄŸmen evlendi ve 10 sene birlikte kaldılar ve 89'a kadar da örgüttü kaldı Kesire Öcalan. O tarihten bu yana bir Avrupa ülkesinde yaşıyor. PKK kendi içindeki 5 bine adamını ajandır haindir vesaire diye öldürdü. Öcalan Kesire'nin de ajan olduÄŸu yönünde açıklamalar yapıyor. Ama herhangi bir ÅŸey yapılmaması karanlıkta kalan noktalardan biri. Ben Abdullah Öcalan'ın Kesire Öcalan'ı koruduÄŸunu düÅŸünüyorum.



Sevgisinden deÄŸildir herhalde?

Sevgiden deÄŸilse de MÄ°T'ten gelen eski yol arkadaÅŸları bunlar. Belki bilmediÄŸimiz ayrı bir ÅŸey olabilir, belki karı-koca iliÅŸkisinin getirdiÄŸi bir duygusallık olabilir. Sonuçta ona dokunmadı ve örgüt içindeyken de ona yönelik eleÅŸtirilere hep bir paratoner rolü oynadı, kimseye ezdirmedi. Derin devlet de onunla baÄŸlantılar kurmuÅŸ olabilir. Mehmet Eymür'ün baÅŸkan olduÄŸu dönemde MÄ°T'in bir suikast planladığı, Mehmet AÄŸar'ın araya girip engellediÄŸi "Zaten Öcalan'ın ölüm listesinde, bunu yaparsan ona yardım etmiÅŸ olursun" diye engellediÄŸi bilinir. Anlıyoruz ki MÄ°T'in de bir koruma örtüsü var Kesire Öcalan ile ilgili. Belki de hala bir kullanımı vardır.



Benim anladığım ÅŸey ÅŸu, hem derin PKK hem derin devlet açısından can güvenliÄŸi garantisi olan iki kiÅŸi var; biri Abdullah Öcalan diÄŸeri Kesire Öcalan.

Öyle gözüküyor, iki taraf da koruyor çünkü.






Bu haber toplam 3343 defa okundu
YAZARLAR
 
Anasayfa |

Reklam Verin |

Sitene Haber Ekle |

Bize Ulaşın

  © 2010 YzC Haber Portalı                             Yazılım ve Tasarım: Serdar YAZICI
Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. Sitemiz, 5651 sayılı yasada tanımlanan .yer sağlayıcı. olarak hizmet vermektedir. İlgili yasaya göre, site yönetiminin hukuka aykırı içerikleri kontrol etme yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple, sitemiz .uyar ve kaldır. prensibini benimsemiştir. Telif hakkına konu olan eserlerin yasal olmayan bir biçimde paylaşıldığını ve yasal haklarının çiğnendiğini düşünen hak sahipleri veya meslek birlikleri, İletişim bölümünden bize ulaşabilirler | Rize Gündoğdu Haber | Rize | Rize Haberleri haberler