Güngeçtikçe insanlar arasınaki sevgi ve saygı ortadan kalkmakta.Kim kime çalışıyor Vatansever mi hain mi anlamak zorlaşıyor.
Ä°hanet ve hainlik diz boyu. Aradıkça ihanet edenlerle göz göze geliyoruz. Kimileri bana göre hain, kimileri okurlara göre…. Ama tarihin derinliklerine inildiÄŸinde görüyoruz ki “Hain” sayısı az deÄŸil.
Osmanlı Devleti´ne ihanet eden hainler var, Sultan´a padiÅŸah´a ihanet eden hainler var…
Sadrazamlara ihanet eden hainler var…
Cepheden kaçanlar, gereÄŸi kadar emek vermeyenler, emirleri yerine getiremeyenler var, ÅŸeyhülislamın isteklerine “Evet” demeyenler var, hepsi de “Hain” damgasını yemiÅŸler…
Böyle olunca da gerçek hainleri bulmak çok zor oluyor. BoÄŸulanların, kafası kesilenlerin, aÄŸaçlarda sallandırılanların pek çoÄŸu ihanet ettiklerinden deÄŸil dedikoduya kurban olmalarındandır. Her neyse hal böyle olunca “Hain” sayısı da arttıkça artıyor.
Kazım Karabekir´e kulak verelim; 1910′da Arnavutluk´taki ihtilâlin bastırılmasında ben de görevliydim. KarşılaÅŸtığım Alman gazetecilerin, “Türkiye´de mason olmayana hayat hakkı verilmiyormuÅŸ, bütün zabitler [subaylar] mason olmuÅŸ” diye endiÅŸeli sualler sorduklarına ÅŸahit oldum.
Kazım Karabekir PaÅŸa 1910´da bu sözü söylerken bir ÅŸeylerin bilincinde ve farkında olduÄŸu muhakkaktır. Osmanlı Devlet´i Tanzimat´Ä±n ilanı ve devamındaki dönemde bir deÄŸiÅŸim sürecine girmiÅŸtir, Abdülhamit Han döneminde pozitif yönde deÄŸiÅŸimler ve ilerlemeler zirveye çıkmasına raÄŸmen, Ä°ttihat ve Terakki Cemiyeti; askeriyenin Ulema´nın ve toplumun içine sözde “özgürlük” adı ile bir isyan fikrini yerleÅŸtirmiÅŸtir.
Ortada gözle görünür toplumsal ve ekonomik olarak hiçbir sorun yok iken, bir ayaklanma çıkarmanın, II. MeÅŸrutiyeti ilan etmenin amacı neydi?
Yoksa iyi giden iÅŸleri tekrar kötü hale getirip Ä°ngiltere´nin çıkarlarını korumak mıydı?
Bünyesi, tamamen merkeziyet üzerine ibtina edilmiÅŸ bir devleti, bu tarzın cihan içinde hayatiyeti sona erdiÄŸi günlerde muhafaza edebilmek haricen görüldüÄŸü kadar basit deÄŸildir. (Abdülhamid Han) Han´Ä±mın dediÄŸi gibi içte ve dışta Osmanlı Devleti´ni yıkmak için bir plan bir propaganda hareketi hız kesmeden devam ediyordu. Ä°ttihat ve terakki Cemiyeti hainliÄŸi gün yüzüne çıkarken zamanında dış devletlere teslim olan mason locaları ile birlikte hareket eden bu cemiyet her zaman vatan hainlerini içeride barındırmıştır.
Sonradan Ä°ttihat ve Terakki adını alacak olan bu cemiyet, 1889 yılında “ Ä°ttihad-i Osmani” adıyla gizli bir ÅŸekilde Ä°stanbul´da kurulmuÅŸtur. Milliyetçilik akımının etkilerinden dolayı Türkçülük çizgisinde hareket etmiÅŸlerdir. Bu cemiyetin amacı ülkede yeniden meÅŸrutiyet yönetimini kurmak, Kanuni Esasi´yi yürürlüÄŸe koydurmak, tatil edilmiÅŸ durumda olan Osmanlı Meclisi Mebusan´Ä± açtırmaktı.
Bu giriÅŸimleri belki doÄŸru ama yanlış zamanda yaptıkları çok açık bir ÅŸekilde ortadır. Bunlara nazaran bir de II. Abdülhamid Han´a ve yönetimine karşı mücadeleyi temel amaç olarak belirlemiÅŸlerdi.
“Ä°ttihatçıların halini görünce Abdülhamid aleyhine çalıştığıma utanmış, ne büyük günah iÅŸlemiÅŸim demiÅŸtim. Bunu görünce Abdülhamid´e de Ä°ttihatçılara da rahmet okuyor, aleyhlerine çalışmakla ettiÄŸim günahların affını Allah´dan diliyorum.” ( Ä°ttihat Terraki Cemiyeti Üyesi Dr.Rıza Nur)
Bunun yanlış bir politika olduÄŸu aÅŸikârdır. Hasta adam denilen Paris Konferansın ´da pay edilmeye baÅŸlanan Osmanlı, onun döneminde yeniden ÅŸaha kalkmıştır.
Her bireyin kafasına ÅŸu soru gelmelidir diye düÅŸünüyorum “Madem iÅŸler bu kadar yolunda idi o zaman neden bir isyan fikri ateÅŸlendi? “
Yukarıda da bahsettiÄŸim gibi iyimser bir ÅŸekilde böyle olacağını bilemezlerdi demeyeceÄŸim veya dönemin siyasi ÅŸartlarını iyi tahlil edememiÅŸler gibi kliÅŸe bir cümle kullanmayacağım. Sanayi devrimi sonrası emperyalist devletler tarafından iÅŸtah kabartan Osmanlı toprakları Abdülhamid Han sayesinde hala ayakta duruyordu. Bunun önüne geçilmesi ve Abdülhamit Han´Ä±n tahttan indirilmesi ÅŸarttı. Ä°ÅŸte burada dış devletlerle ortak bir hedefte birleÅŸen Ä°ttihat ve Terakki zihniyeti görüyoruz. Ä°ngiltere, Fransa gibi devletlerle aynı görüÅŸe sahip olan bir cemiyet nasıl olur da kötü giden iÅŸleri düzelteceÄŸiz diyebilir?.
Eyvah ! BeÅŸ on Kâfirin Ä°manına kandık;
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık.
Sen bir anne gibi tuttun ufukları
Abdülhamid Han Osmanlı Devletinin başına geldiÄŸinde devletin içinde bulunduÄŸu durumu ve dönemin ÅŸartlarının çok iyi bilincindeydi.
Milliyetçilik akımına karşı koymak zorundaydı atalarının yaptığını yapacak yine tüm toplumu Osmanlı tebaası adı altında toplayacaktı, zira Osmanlı devleti çok uluslu bir yapıdan oluÅŸuyordu her hangi bir etnik gruba vereceÄŸi imtiyaz baÅŸka bir imtiyazı doÄŸururdu. Bu sebep ile bir Osmanlıcılık akımı baÅŸlatmış ve baÅŸarılıda olmuÅŸtu. Balkanlarda ki Müslüman halka kendi dilinde Cuma hutbesi verilmesi teklifini sert bir ÅŸekilde reddetmesi onun Din´i ve bütünleÅŸtirici gücünün ´de bir göstergesidir”. Aynı zamanda Halifelik unvanını da en iyi ÅŸekilde kullanmış, cihanda bulunan tüm Müslümanlara yardım elini uzatmıştır. Her zaman Din-i Ä°slam´Ä± korumaya ve yüceltmeyi amaç edinmiÅŸtir “ Bizi yükselten Dinimize karşı duyduÄŸumuz büyük aÅŸktır” sözünü hatırlatmak isterim.
Ha kendi evlatlarım, ha millet farkı yoktur.
Devraldığı Osmanlı topraklarını muhafaza etmeyi bilmiÅŸ, ekonomik açıdan zor durumdayken bile yabancı devletlerin bazı toprakları satın alma tekliflerini reddetmiÅŸti ve tarihimize altın harflerle kazınan ÅŸu sözleri söylemiÅŸtir;
“Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam. Zira bu topraklar bana deÄŸil milletime aittir. Milletimde de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır kanla verilir.!”
Yıkıldı yıkılacak denilen devlet ÅŸaha kalkmıştı bir anda. Ekonomi düzelmeye baÅŸlamış dış borçlar ödeniyordu. Hemen hemen her alanda yatırım yapılıyor fabrikalar açılıyor ordu ve donanma güç kazanıyordu. Bu gidiÅŸata bir dur demek lazımdı; daha tahta geçtiÄŸi ilk yıllarda bir darbe teÅŸebbüsüyle karşı karşıya kalmıştı zaten. Tahtına, idaresine yapılan teÅŸebbüsler baÅŸarısızlıkla sonuçlanınca nefretleri artmış daha da ileri giderek canına teÅŸebbüs etmeye çalışmışlardı Gök hakanın. Lakin çabaları bir sonuç vermiyordu. Ä°çerden büyük ve kapsamlı bir ayaklanma çıkartmak ÅŸarttı ve bunun için kullanılacak bir örgüt te…
Tarihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyasi Padişahına.
Maalesef koca devletin hainleri sadece bunlarla kalmamıştı.
Kalın Sağlıcakla.