"Çankaya hayali, “muhteşem Türkiye” hayalinin üstünü örttü. Putin’leşme sürecine girdik, demokrat Erdoğan gitti yerine “Putin Junior” geldi, küçük boy bir Putin’imiz oldu. Felaket de başladı.
Eğer bir insan, “ben tek başıma bütün iktidara sahip olurum, hiç kimseye hesap vermem, futbolda ne olacağından, hangi gazetelerin kime satılacağına kadar her şeye ben karar veririm” derse, ona verilen haktan fazlasını kullanmaya kalkarsa, siyasi iktidarla halk arasındaki demokratik bağı keser. (...) Erdoğan, “bütün devlet benim” derken devlet parçalandı.
İKTİDAR KAVGASI ADALETİ YOK ETTİ
Biz zaten sakat olan adalet düzelecek diye beklerken, iktidar kavgaları adaleti tümden yok etti. Ahmet Şık, Nedim Şener fiyaskosundan sonra ne polise, ne savcıya, ne adalete, ne hükümete güven kaldı, her an devlet içinden gelecek belaltı bir vuruşa, bir şantaja, haksız bir tutuklamaya maruz kalınabileceği inancı topluma yerleşti. Ergenekon davasına güven sıfıra indi.
Hesabı hâlâ verilmeyen Uludere katliamı, insanların bu ülkede tümüyle sahipsiz olduğunu, birilerinin onları bile bile öldürebileceğini toplumun zihnine kazıdı.
NASIL BİR AKIL NASIL BİR RUH HALİ
Erdoğan ise bütün bunlardan bihaber gözüküyor. O bambaşka bir âlemde geziyor. Dün Başbakanlığa bağlı SETA kuruluşu gençler arasında yapılan bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı, gençler kime hayranmış? Tahmin ettiğiniz gibi Erdoğan’a. Erdoğan’ın bu hayranlık yarışmasında “rakibi” kim peki?
Atatürk. Nasıl bir akıl, nasıl bir ruh hali, nasıl bir hastalık, 2012 yılında halkın oylarıyla iktidara gelmiş bir adamı Atatürk’le yarıştırıp, “Atatürk’ten de büyük” tanımının peşine düşer? Türkiye’nin bugünkü meselesi bu mudur? Bu akıldan sağlıklı bir sonuç çıkar mı?
TARAF'I AZALTTILAR, STAR ALIYORLAR
Hastalık sadece orada değil her yerde gözüküyor, THY iç hatlarda diğer üç gazeteyle birlikte Taraf gazetesini yolculara dağıtmayı yasaklamış, eskiden 850 Taraf gazetesi alıyorlarmış, şimdi 150 tane alıyorlarmış.
Peki, Star gazetesinden kaç tane alıyorlarmış?
Yaklaşık 1500 tane; Taraf’ın on misli.
Şimdi Taraf’tan şu kadar ya da bu kadar almaları gazete satışı açısından bir fark yaratmaz ama bir zihniyeti gösterir, Başbakan’ı eleştirmeyi “cezalandırmak” isteyen bir anlayışın böyle kılcal damarlara kadar yayılması, “bizden olanlar, bizden olmayanlar” anlayışının böylesine pervasızlaşması, devletin tarafsızlığını böylesine kaybetmesi hayırlı bir sonuç vermez. Uçaklara alınan gazete meselesi, bir damla kanın bütün vücuttaki bozulmayı göstermesi gibi bu iktidarın ve yandaşlarının içine düştüğü ruh halini yansıtıyor bence.
Bunlar bir hastalığın gittikçe daha derine işlediğini gösteriyor, “Atatürk’le Erdoğan’ı yarıştırmak”, “tek adamlık” yarışını Atatürk’e kadar uzatmak, “hesap vermemeyi” bir matah sanmak, her türlü eleştiriyi düşmanlık olarak görüp cezalandırmaya heves etmek toplumu böler, devleti ufalar